Sille
Sille Konya'nın kuzey batısında 8 km uzakta, bağları, halıları, şairleri ve ahşap evleri ile ünlü bir beldemiz. Tarihi belki Konya'dan daha eski. Kaya evler, Takkeli Dağ'daki Sibel Mabedi geçmişin birkaç izi yanlızca. Lakin Sille için yukarıdaki saydığım nitelikler günümüz için pek söylenemez. Sille Bağları yapılaşmaya açıldı, omcaların yerini beton yığınları doldurmaya başladı.Gevele Dağının eteklerindeki Cehri tarlalarındaşimdi yabani otlar yetişiyor. Pencerelerinde gül, karanfil ahşap, cumbalı evler bir bir yok oluyor.
Yüzyılın başlarına kadar bir çok ünlü şair yetişmiş Sille'de. Bunlardan en ünlüsü Sururi. Ünü saraya kadar ulaşmış, saraya çağrılmış. Fakat saraydaki öteki şairlerin kıskançlığına uğrayarak zehirlenmiş. Sillede geçim kaynağı kısıtlı olduğu için halkın çoğu ekmeği gurbette aramıştır. Şairlerin büyük bölümüde testi ustası, tuğlacı olarak gurbete çıkmışlar, çektikleri sıkıntıları şiirlerinde yansıtmışlardır. Feşani bir şiirinde şöyle anlatır çektiklerini.
"Sinemde yareler arttı eksilmez,
Merhem kabul etmez sızım var benim
Cihana geleli hiç yüzüm gülmez,
Kanlı yaş dökmeye gözüm var benim."
Tarihçi İ. Hakkı Konyalı'ya göre Frigler döneminde önemli bir yerleşim yeriymiş. Önemini Roma ve bizans dönemindede sürdürmüş. Bizans İmparatoru Konstantin'nin annesi Helen, Kudüse hac yolculuğu sırasında 327 yılında Sille'ye uğramış ve Aya Elena Kilisesini yaptırmış. Halkın, Büyük kilisi diye de adlandırdığı bu mabed ziyaretçilere açık.
1924 yılındaki mübadeleye kadar yoğun bir Rum nüfus varmış sille'de. Halıcık, taş işçiliği, bağcılık ve gül yağı gibi faaliyetlerden canlı bir ekonomiye sahipmiş Gevele Dağı'ndan Tat Köy'ün bağlarına uzanan bir bölgenin adı hala Güllük olarak geçiyor.
1920'li yıllardan kalan fotoğraflarda vadinin iki yakasındaki dağların tepelerine kadar yerleşim görülüyor. Mübadeleden sonra ise önemli bir çöküntü yaşıyor sille. Teknolojik gelişimde bu çöküntüye çanak tutuyor. Örneğin beldedeki onlarca testi ocağından günümüze kalan sadece bir ocak. Bu ocağın sahibi Yaşar Usta da sanayi tipi işler yaparak ayakta kalmaya çalışıyor.
Kendisine has kültürünü hala devam ettiriyor Sille.Örneğin bir zamanların ünlü Sille seymenleri hala var, fakat atların yerini şimdi motosikler almış durumda. Yakın zamanlara kadar güz aylarında Perşembe günleri bağ bozumları kutlanırdı. Gereğiler denirdi buna. Hıdrellez üç gün, üç ayrı tepede kutlanırdı.
Doğa ve Tarih sevenler için zengin seçenekler var Sille'de. Zamanın bütün tahribatına karşı direnen ahşap evler, kayalara oyulmuş mağara kiliseler, Aya elena kilisesi, tarihi hamam gibi. Beldenin batısında Gevele Dağı'na doğru uzanan vadi güzel bir yürüyüş alanı. Konyalı dağcılar bu vadideden Gevele'ye yada biraz daha güneye yönelerek Takkeli Dağ'a çıkarlar. Gevelenin eteğindeki barajda sıcak günlerde şehirde bulunanlar için güzel bir piknik alanı. Her yıl Eylül ayında yapılan Sille günüde burada kutlanıyor. Takkeli Dağ kamp için pek uygun değil. Bölgenin en susuz alanlarından biri bu dağ. Gevele Dağı'nın eteğindeki Paşa Çeşmesi kamp için idea bir yer. Sille'de kamp dışında konalama imkanıda mevcut.Belediye her saat otobüs imkanı sağladığı için şehre her an ulaşım imkanı var.
Şemi'nin dizeleriyle noktalayayım sözü.
"Medhe şayeste güzel ab-u havası Sille'nin
Zümre-i uşşaka çoktur merhabası Sille'nin"